Mardin'de bütün binalar bunun gibi. Gezdiğimiz yerlerden Abdüllatif camii, 1371 de yapılmış.
Bu camide o gün mevlut varmış. Çıkışında bize de paskalya çöreğine benzeyen bir çörek ikram ettiler. Orada adet böyleymiş.
Kırklar kilisesi kapalıydı, gezemedik. Çok güzel binalar gördük ancak içlerine giremedik.
Bu resme dikkat edin. Zinciriye Medresesinin içindeki havuzun başı. Tam karşıdan çekince sudaki aksinizi de birlikte alıyor. Herkes burada resim çektirirmiş. Zinciriye Medresesinin tarihi de 1385.
Bunlar da Sinan hayranları. Sinan'ı bir artiste benzettiler. Pek iltifat ettiler:)))
Mardin'de merdiven ve yokuş bol. Arada mola veriyorduk yorgunluk gidermek için...
Mardin'den Mezapotamya görüntüsü inanılmaz.

Bu da eski PTT binası. İnanılmaz bir yapı. 1890 da Şahtana ailesi için yapılmış, 1953 ten beri de PTT binası olarak kullanılmış. Şimdi ise PTT Genel Müdürlüğü tarafında Mardin Artuklu Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu uygulamalı oteli yapılmak üzere Üniversiteye verilmiş.
Şahmeran ustası Hasan ustayı arıyordum, dükkanı tam otelin karşısındaymış. Çok enteresan bir adam. 2009'da Los Angelas ve Chicago'da sergilere katılmış.
Kahve fincanları, keyiflik ve cam altı sanatıyla yapılmış bir Şahmeran aldım.
Otel konusunda biraz hayal kırıklığı yaşadım. Erdoba Evlerinde kaldık, ama üç çeşit konak var. En iyisi Selçuk Konaklarıymış. Biz Osmanlı Konağında kaldık. Otelin terası,
Akşamüstü gün batarken burada oturup önünüzde uzanıp giden Mezopotamya'yı seyretmek çok keyifli. Bu keyfi yaparken bir kadeh bir şey içelim dedik ama bu beş yıldızlı sayılan otelde içki servisi yapılmıyor. Neden, kimse bilmiyor. Mardin'de sadece Cercis Murat Konağında ve bir yerde daha içki servisi var. Elimizde maşrapalardan mardin şarabı içiyoruz.
Mardin'in gece görüntüsü de çok güzel. Binaları çok güzel ışıklandırmışlar.
Ertesi günü sabah erkenden ayrıldık Mardin'den. Buraya bir kez daha gelmek lazım. Şehrin diğer tarafını hiç gezemedik. Sabancı müzesi ve çevresi mutlaka gezilmesi gereken yerler. Bir haftasonu iki günlüğüne direk Mardin'e gelip sadece burayı gezip dönmek istiyorum.
Buranın insanları sevgi dolu ve çok saygılılar, ayrıca herkes hep olumlu. Sürekli iyi dilekler sunuyorlar. Yollardaki çocuklar bile iyi yolculuklar, iyilikler, sağlıklar temenni ediyorlar. İstanbul'da kaybettiğimiz bazı değerler buralarda hala var.
Mardin'den Midyat'a geçtik. Burada bir Süryani kilisesini gezdik.
Ama papaz bir soykırım vs muhabbetlerine girdi. Biz de çok fazla kalmayıp çıktık kiliseden. Kilisenin yanındaki evde şarap yapıp satıyorlar. Önce almak istedim ama sonra baktım pet su şişelerine doldurmuş öyle satıyorlar. Pek güvenemedim ben açıkçası ama alanlar oldu gruptan.
Midyat'ta 'Sıla' hastalığı var:))) O zamanlarda televizyonda Sıla diye bir dizi varmış. Midyat'ta çekilmiş. Koskoca Çevre Kültür Evi'ne dizi orada çekildiği için Sıla'nın Evi diyorlar. Evi gezdirirken burası da Sıla'nın odası diyor rehberler:)))
Burası inanılmaz bir bina. Müthiş bir mimari. Bir konak daha vardı restore ediliyordu, o da butik otel olarak açılacakmış.
Genelde Midyat evleri böyle:
Çok güzeller. Şimdilerde artık oradan giden Süryani aileler geri gelip evler alıyorlarmış.
Bir de kapılar çok dikkatimi çekmişti.
Midyat'ta hava iyice sıcak olmuştu. Çok fazla da dolaşamadık. Otobüse binip Hasankeyf'e geçtik. Sıcak bana biraz dokundu. Otobüste kestirmeye çalıştım.
Hasankeyf'te meydanda otobüsten iniliyor. Kaleye yürüyerek gidiliyor. Benim gözüm kaleye çıkmayı yemedi açıkçası. Kale orijinal kaya oyularak yapılmış. Kocaman kayalık tepeye bakınca mağara gibi evler görüyorsun.
Yoldan, köprü üstünden Hasankeyf böyle görünüyor. İnanılmaz bir tarih var oralarda. Bir gün sular altında kalacağını düşünmek bile insanı delirtebilir.
Bu yüksek kayalıkların ortasında bir vadi varmış. ben gidemedim oraya.
Ben Dicle'nin kenarında oturdum. Kendimi hiç iyi hissetmedim. Bir saate yakın yattık bu oturulan yerlerde. Epey de korktum, bir şey oluyor ve de buralarda ne yaparız diye... Halbuki suyun kıyısında oturup oranın keyfini çıkarmak isterdim. Çocuklar Dicle'den yakalanan balıkları yediler afiyetle.
Hasankeyf'ten Batman havaalanına gelip oradan Istanbul'a döndük
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder