Dün Antep'le ilgili bir resim koymayı unutmuşum. Antep'te bir sokak satıcısı:
Her derde deva ilaç var adamın arabasında. Üşenmeyin okuyun lütfen, çok eğleneceksiniz.
Seyahatin ikinci günü Urfa'da balıklı gölü ziyaret ettik.
Yukarıdaki havuzun içinde binlerce balık var. Kıyıya yanaşınca yem atacaksınız diye hepsi suyun üstüne kadar çıkıp debeleniyorlar...
Bir rivayete göre Hazreti İbrahim resimde görünen Urfa Kalesinin burçlarında bir mancığa konuyor ve Balıklı göle doğru fırlatılıyor.
Bu sırada Tanrının buyruğu ile ateş suya, odunlar da balığa dönüşüyor.
Urfa'da öğlen yemeğini de bir kebabçıda yedik tabi ki. Lahmacun, kebap, salata ve içeceklerle bu sefer adam başı 7 lira ödeyip çıktık. Buraları şaka gibi. Biz İstanbul fiyatlarına alışmışız, hesap gelince yanlış mı geldi diye şaşırıyoruz. Bu da kebabçıdan genel bir Urfa görüntüsü.
Urfa'da en çok dikkatimizi çeken kadın erkek herkesin mor poşu takmasıydı. Biz önce bir aşiret zannettik. Sonra sorduk neden mor takılıyor diye, moda da ondan cevabını aldık.
Bunun üzerine Eşref'le Dilek de birer mor poşu alıp bağladılar:)))
Urfa'dan yine otobüsle Harran'a geçtik. Harran yakın Urfa'ya. Urfa'da muhteşem bir stad var Harran yoluna çıkarken. İnanılmaz büyük ve modern. Futbol Federasyonu buraya maçlar verse keşke...
Harran açık hava müzesi gibi. Girişte bizi rehberimiz Ahmet kaşıladı. Universiteli, Harran Universitesinde okuyor.
Bu evlerde yaşıyorlar. Evlerle ilgili bilgi de aşağıda:
Ahmet'in dediğine göre her türlü konforları var evlerin içinde. Klima, çamaşır, bulaşık makinaları... Çok sıcak zamanlarda dışarıda bu yataklarda yatıyorlarmış.
Bir Harran kadını... O da mor poşulu. Önce resmini çektirtmedi. Sonra para istedi çektirmek için, parası ödenmiş ve öyle resmi çekilmiştir bu kadının. Tüm bunları da işaret dili ile anlaştık, Türkçe bilmiyor...
Bazı evleri dekore etmişler, müze gibi sergiliyorlar. Onlardan birinin girişinde Serdağ ve Haluk Yurtkuran.
Zeynep'le Sinan da etrafı inceliyorlar...
Eski Harran kalıntıları önünde...
Turdan sonra mırra molası verdik. Hem de isotumuzu buradan aldık.
Rehberimiz Ahmet'in babası, oranın aşiret reisi Neşet'e Harran la ilgili bilgiler anlatıyor.
Buraları enteresan yerler. Toprak yeşil, heryer ekili... Ağaların keyfi yerinde görünüyor. Toprağın altı tarih kaynıyor. Kimbilir daha neler var toprak üstüne çıkmamış. Oraları ne hale gelebilir sadece arkeolojik kazılarla bile.
Harran'dan Mardin'e doğru hareket ettik. İkinci gece Mardin'de Erdoba Konaklarında kalacağız.
Yarın da Mardin, Midyat ve Hasankeyf'i anlatırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder